Gezelim Görelim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gezelim Görelim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2019 Perşembe

LEZZET VE MEDENİYET ŞEHRİ HATAY

Haziran 13, 2019 4 Yorumlar


LEZZET VE MEDENİYET ŞEHRİ HATAY



Sizlerle Türkiye'yi gezeceğiz söz veriyorum. Şimdiki kentimiz bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış, lezzetleriyle dünya UNESCO listesine girmiş Antakya yani Hatay şehrimiz olacaktır.
16 Mart 2019 tarihinde zirve etkinlikler vasıtası ile katıldığımız Hatay turumuz çok lezzetli geçti:) Lezzetli derken mutfak konusunda uzman olmasından bahsediyorum:) Yolculuğumuz gece saat 11 buçukta başladı. Geziye kendimizi hazırlamak için uyuduk:) Gece ara sıra kalktım Adana Şehir Hastanesi gözüme çarptı;)

                         1. YÖRESEL HATAY KAHVALTISI

                                                 

Sabah 7 buçuk gibi Antakya'ya geldik. Hatay bizi Yağmurla birlikte karşılaşmıştı. Yağışa aldırış etmeden yöresel kahvaltı için özel bir mekana gittik. Zeytin ve peynir ağırlıklı sofra da zeytin ezmeleri, peynirli içli köfte, toz halinde Türk kahvesi, değişik mezeler ve biber salçası kahvaltının enteresan parçalarıydı:)) Çok tatmin olmadım ama kuymak kaşarlı pide gerçekten çok güzeldi...

2: HATAY ARKEOLOJİ MÜZESİ



Kahvaltıdan sonra rehberimiz Duygu Hanım gezimizi Hatay Arkeolojik müze ile başlattı. 2014 yılında hizmete açılan bu müze Dünyanın en büyük 2. müzesidir. Arkeoloji müzesini gezerken mozaik taşlarının hakim olduğu bir ahenk bizi selamlamaktadır.  Neolitik dönemden Demir Çağının sonuna kadar yerleşilmiş olan höyük kültürleri sergilenmektedir.  o dönemin yapıları müze içerisine inşa edilmiş ve bu yapılarından çıkan buluntular mekan içerisinde teşhir edilmiştir. Modern bir dizayna sahip olan müzeyi gezmek tam 2 saat sürdü. Ayrıca Hatay'da hüküm süren devletlere ait eserler heykeller enteresandı. ☺☺☺         
          
                                                    Müzede bulunan bazı heykeller:

                        
 Hitit devletinin ilk kralı I. Şuppiluliuma             M.S 2. ve 3. y.y'a ait kabartmalı Medusa başı


Çift Aslanlı Sütun Kaidesi

Müze yolculuğumuz Mozaik taşların hakimiyeti ile devam ediyordu.Mozaik Hatay'a özgü yöresel taştır. Müze mozaik zenginliği sayesinde dünya 1. si konumundadır.



                                          

                       Müze yolculuğumuza  en beğendiğim resim ile son vermek istiyorum.


3.HABİBİ NECCAR CAMİSİ



Daha sonra Habib-i Neccar camisinin yolunu tuttuk. Habib-i Neccar Camisi, Antakya'nın 638 yılında Müslüman Arapların eline geçtiği dönemde inşa edilmiştir.   Bugünkü Türkiye sınırları içerisinde inşa edilen ilk cami olduğu kabul edilmektedir. Etrafı medrese odaları ile çevrilidir. Cami avlusunda bulunan şadırvan ise 19. yüzyıl eseridir. Cami ortasında büyük bir avlu içerisinde huzur barındırıyordu.

               
                    Caminin şadırvanı                                     Caminin iç dizaynı

4: ANTAKYA SOKAKLARI VE UZUN ÇARŞI

Sağanak yağışa şemsiyemiz ile karşı koyarak Antakya sokaklarını gezmeye koyulduk. Dar ve küçük sokaklar insanı içine çekiyordu.


Ardından Asi Nehri üzerinden geçip Antakya Uzun Çarşının yolunu tuttuk. Çarşı yöresel Hatay lezzetlerine tat veren baharatlar ve geleneksel Hatay mozaik taşından oluşan hediyelik eşyalar ayrıca enfes lokantaları içinde barındıran tarihi bir eserdir. Şehirde ticaretin merkezi konumunda bulunan Uzun Çarşı, merkez Antakya ilçesinde adeta ticaretin kalbinin attığı yer olarak anılıyor. Mozaik taşlarından yapılan bir kolye Hatay' dan bana hatıra olarak kaldı. ☺☺Yoğun yağmur yağışından dolayı burada çok fazla resim çekemedim.:( 




5: YÖRESEL HATAY LEZZETLERİ 

Uzun Çarşı'da "Asi künefeleri" adlı lokantaya girdik ve önümde 6 çeşit meze tabağı vardı. Ortada zeytin ezmesi, abugannuş, muhammara, yoğurtlama, süzme yoğurt, humus ve acılı ezme gibi mezeler şimdiden gözümüzü doyurmuştu. 



Bu mezelerden sonra enfes bir tepsi kebabı geldi koyunun kaburga etinden hazırlanan kebap özel bir sunumla geldi ve gerçekten hayatımda yediğim en güzel şeydi. Hatay'dan Kayseri'ye 7 saatlik yolu sadece bu kebap için bile gidebilirim.

                                     

 Ardından 2 katli servis tabağı altında mum ile hep sıcak kalmasını sağlayan künefemiz geldi. Peynirin vermiş olduğu tat kadayıfa enfes lezzet katmıştı. Gerçekten o an keyfimi kimse bozamazdı. Hatay'da künefeciler derneği olduğunu da görünce künefe konusunda başka üstün şehir olmayacağını gördüm.



 6: VAKIFLI ERMENİ KÖYÜ


Ardından Vakıflı Ermeni Köyü'ne geldik.  Hatay’ın Samandağ ilçesine 4 km uzaklıkta “Türkiye’nin Tek Ermeni Köyüdür. . Köyün tamamını Ermeni asıllı Türk vatandaşları oluşturmaktadır.    1997 yılında Köy'de geniş restorasyonla Aziz Meryem Ana Kilisesi bugünkü halini aldı. Meryem ana kilisesinin yanında şarap dükkanları görmek enteresandı....



 Vakıfköy Ermeni Mezarlığı köyün başka bir enteresan yönüdür. Mezarlıkta ermeni isimleri görmek, Türkiye'de eşine rastlanmaz bir durumdur.  Hatay bu yönüyle medeniyetler beşiği olmaya aday bir şehirdir.

                                       


Ermeni köyünde  küçük şelaleler ve portakal bahçeleri bizi selamladı. Bu bahçeler turuncunun ahengini yeşil ile birleştiriyordu.
                                           


7: MUSA AĞACI


Ardından Hatay’ın Samandağ ilçesinde ki Musa ağacına doğru yöneldik. Hz. Musa’nın toprağa diktiği asasının ölümsüzlük suyu sayesinde yeşermesiyle büyüdüğüne ve 3 bin yıllık geçmişinin olduğuna inanılan  Musa Ağacı doğal güzelliği ve heybetiyle dikkat çekiyor. Ağacın gövde çapı 7,5 metre, çevresi 21 metre, yüksekliği ise 7 metredir.Burada Hz. Hızır ve Hz. Musa'nın buluştuğuna inanılıyor. 


Ağacın yanında küçük pazar, ab-ı hayat çeşmesi ve mini kafesi ile küçük kasaba havasındadar.

 


8. ÇEVLİK SAHİLİ


Buradaki yolculuğumuzda bittikten sonra Titus Tünelleri ve Beşikli Mağaranın bulunduğu Çevlik Örenyerine doğru yol aldık. Hayatımda ilk kez sahil ve deniz görmenin heyecanı çok başkaydı..❤❤ Sahile indiğimizde bu sonsuz huzur ve sessizliğin hep sürmesini istedim. Akdeniz bizi fırtınalı yağışlı havasında buram buram toprak kokarak selamladı.

9: TİTUS TÜNELLERİ



Titus Tünelleri İ.Ö. 1.’nci yüzyılda yapılmıştır.  Roma imparatoru Vespasian Dağlardan inerek yaşamı tehdit eden sel ve taşkınlardan korunmak amacıyla akıntıların yönünü değiştirecek bir tünelin yapımını emretmiştir.Tünel inşasında Roma lejyonları ve köleler çalışmıştır. 1 380 metre uzunluğu, 7 metre yüksekliği ve 6 metre genişliğiyle dikkatleri çeken ve esirlerin çekiç ve murç yardımıyla dağı oyarak şekillendirdiği tünel, ziyaretçilerin ilgisini çekiyor..Titus tünellerini yağmurdan dolayı gezemedik.Tünele doğru giderken taş köprü karşıladı bizi...




11:BEŞİKLİ MAĞARA




 Beşikli Mağara, kaya mezarlarının en geniş ve en ünlülerinden olup, içerisinde bölümler halinde on iki mezar vardır. Mezarlar birbirlerinden duvarlar ile ayrılmıştır. Bu taş mezarlar, taş sütunlar ve kemerlerin birbirine bağladığı bölümler halinde olup, yukarıdan aşağıya yine taş merdivenlerle inilmektedir. Kayaların oyulması ile meydana getirilen, yer yer kapıların açıldığı bölümlerdeki sütunlar, sütun başlıkları, kademeler ve üst örtüyü kısmen süsleyen motifler orijinallerine uygun biçimde yapılmıştır.Roma dönemine ait mezarların ise soylu bir yönetici ve ailesine aittir.





12. HARBİYE ŞELALELERİ




Son durağımız Defne ilçesine bağlı Harbiye Şelalelerine gelmiştik. Şelalenin tarihçesi Apollondan kaçıp kurtulmak isteyen Peri kızı defnenin gözyaşlarına bağlanır. İlçe ismini buradan almaktadır☺Burada çok fazla kalamadık ama yinede güzel piknik yeri olduğunu söyleyebilirim.

            


TURUMUZ BİTTİ....

 Kayseri'ye dönüş yolculuğumuz başlamıştı... Tur şefimiz Mehmet Bey şarkılarla yolculuğumuza renk katıyordu. Kayseri'ye tam 7 saatte geldik yolculuk güzeldi. Evet canlar Hatay turumuz yağmurlu ama dolu dolu geçti. Lezzet medeniyetler şehri olan Hatay'ı hepinizin görmesini tavsiye ederim Sevgiyle kalın...❤❤❤☺☺☺☺

29 Aralık 2018 Cumartesi

MASALLAR DİYARI ESKİŞEHİR

Aralık 29, 2018 8 Yorumlar
MASALLAR DİYARI ESKİŞEHİR


Öncelikle merhaba canlar sizlere bugün masallar diyarı ESKİŞEHİR den bahsetmek istiyorum. 38travelin 13 eylül 2018 tarihli turuyla Eskişehiri görme şansım oldu. Gece 1 de çıktık yola yolculuğumuz güzel geçti ama biraz uzundu:) Eskişehire geldiğimizde sabah 8 buçuktu ve güne mükemmel bir kahvaltı ile başladık. Bir tek kuş sütü eksik olan soframızdan kalktık ve şehri gezmeye koyulduk.

1: SAZOVA PARKI


Tur rehberimiz Muhammed Bey gideceğimiz yerler hakkında bize bilgi veriyordu. ilk durağımız Sazova Parkı..
Parka girdiğimizde ilk olarak bir devrim arabası karşıladı bizi ....



Sazova Parkının 4 bölümü vardır:

 a: ETİ Su Altı Dünyası ve Hayvanat Bahçesi

2014 yılında açılan Eti Su altı dünyası 850 metrekarelik alana kurulmuş ve içinde 123 farklı türden toplam 2150 adet balık barındırıyor.  Böyle bir yerin burda olduğunu bilmiyordum. Ve başladık gezmeye.. Anlatılması imkansız yaşanılacak bir yerdi burası..

 Denizin içinde dolaşırken su altı dünyasını bu kadar yakından görmek anlatılmaz. Tepemden kılıç balıkları vatozlar yanımdan adını bilmediğim balık türleri geçiyor.Kuzey Ege, Kızıldeniz, Atlas Okyanusu, Amazon Nehri ve Güney Amerika gölleri gibi bölgelerden çeşitli balık türlerini görebilirsiniz. Bu dünyanın içinde kaybolmuştuk. 







Su altı dünyasının vermiş olduğu şaşkınlık ve mutlulukla 2017 yılında hizmete açılan hayvanat bahçesine doğru ilerledik ve çeşit çeşit hayvanlar vardı.


 Eti Sualtı Dünyası gibi Hayvanat Bahçesini birbirine bağlayan Japon Bahçesi ise Hayvanat bahçesinin kuzey bölümünde yer alıyordu. Bahçede çeşitli peyzaj düzenlemeleri vardır. Kalabalıktan uzaklaşıp kafa dinlemek için güzel bir yerdir.



b. Masal Şatosu

Artık bir an önce masal şatosuna gitmek istiyordum. Sazova Parkının içini gezdiren trene bindik. Tren yolculuğumuza dair resimleri paylaşacağım.:)

Masal şatosu Parkın en çok ilgi çeken bölümüdürMasal şatosuna gelince Alice Harikalar Diyarına gelmiş gibi hissettim. :) 

Tasarım olarak Disneyland'ı andıran Masal Şatosu Türkiye’de bulunan en önemli kule ve tarihi yapılardan izler taşıyor. İstanbul’daki Galata Kulesi ve Antalya’daki ünlü Yivli Minare, Masal Şatosu’nun mimarisine ilham veren yapılardan bazılarıdır.Gerçekten büyük bir işçilik ve özenle yapılmış bir sanat eseri vardı önümüzde... Mavi tonlarının hakim olduğu dış mimari içine çekiyordu. 



Yoğun turist çeken şatonun içine girdik. Giriş katında hediyelik eşya dükkanlarının yanı sıra çocukların ilgisini çekebilecek çeşitli masal kahramanlarının da heykelleri var. Pinokyosundan, nasrettin hocasına, pamuk prensesinden, süpürgeli cadısına kadar herşey vardı.
    

                             
                                                            Masal Şatosu içinden resimler

 Masal şatosunun seyir tepesine çıktığımızda Sazova parkını kuş uçumu görme şansımız oldu.

c. Korsan Gemisi 


Ve Sazova parkındaki son durağımız olan korsan gemisine doğru ilerledik.Yapay göletin yanında bulunan Korsan Gemisi. Atlas Okyanusu’nu aşan gemilerden olan May Flower’ın tasarımına sahiptir.Gemide yoğun bir kalabalık ile karşılaştık. Geminin içine girdik ahşap iç mimarisi vardı. İç güvertesi, kaptan köşkü, mürettebatları, hamakları ve kileri o kadar gerçekçiydi ki! "kaptan hadi gidelim" diyesim geldi :)  

                           






                                                                 korsan gemisi içinden resimler




Sazova parkından ayrılırken bu büyülü yeri hiç unutmayacağıma dair kendime söz verdim ;)

2: MODERN CAM MÜZESİ 

Eskişehir Modern Cam Müzesi 2007 yılında Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Anadolu Üniversitesi ve Cam Dostları Grubunun işbirliği ile oluşturulup  hizmete açılmıştır. Çağdaş Cam Sanatları Müzesi’nde yerli ve yabancı çok sayıda sanatçının eseri sergilenmektedir. Bu müze ile Eskişehir cam müzesi olan nadir dünya kentleri arasına girerken, müzenin cam işçiliğinin doğduğu Anadolu'nun güzel bir kentinde açılması da ayrı bir önem taşımaktadır.Bazı şeyler gerçekten yetenek istiyor camı eğip büküp şekil verebilmek kaç kişinin harcıdır ki? 

                    


.Atatürk’ün dediği gibi, “Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” Bu sözün toplumsal yaşamımızda ve şehircilik algılamamızda akıldan çıkarılmaması gereken bir ilke olması diliyorum.


modern cam müzesi resimleri

           3: KURŞUNLU KÜLLİYESİ VE LÜLE TAŞI MÜZESİ    

                                                     

Kurşunlu Külliyesi, 16. yüzyıl Osmanlı dönemine ait bir eserdir. Osmanlı Devleti vezirlerinden Çoban Mustafa Paşa tarafından 1517 yılında yapılmıştır. Kurşunlu Külliyesi’nin Mimarı Osmanlıda bilinen ilk mimar olan Acem Ali’dir. Külliye; cami, şadırvan, zâviye, talimhane, harem, imâret, Mevlevî şeyhlerine ait türbe ve iki kervansaraydan oluşmaktadır.





Lüle Taşı Müzesine Kurşunlu Külliyesinin içinden giriliyordu. Lüle taşından yapılan takılar hediyelik eşyalar vardı. Lületaşı dünya üzerinde çıkarıldığı tek bölge olması nedeniyle, Eskişehir’in simgesi haline gelmiş bir madendir. Lületaşı “Eskişehir Taşı” adıyla da anılır. 60 sanatçıya ait 400 civarında eseri bünyesinde bulunduran Lületaşı Müzesi, 2008 yılında Odunpazarı Belediyesi tarafından Kurşunlu Külliyesinde yerli ve yabancı misafirlerin ziyaretine açılmıştır.

(not: Buraya geldiğimizde çok yorulmuştum o yüzden çok fazla resim çekemedim resimlerin bazılarını internetten aldım :( )

4: EL SANATLARI ÇARŞISI VE ODUN PAZARI EVLERİ

Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Eskişehir’in çok önemli bir değeri olan lüle taşının yeniden tüm dünyada etkin tanıtımı ve pazarlanması, ayrıca geleneksel sanatlarımıza emek ve hayat veren lüle taşı ustalarımızın himaye ve teşvik edilmesi için 2005 yılında Odunpazarı Belediyesi tarafından hizmete açılmıştır.  .Çarşı kervansaray tarzında yapılmış, 675 metrekarelik bir alanda yer almaktadır. Geleneksel mimari unsurları da içinde barındıran bir yapıdır.Zemin ve birinci kat olmak üzere iki kattan oluşan Atlı Han, içinde lületaşı, gümüş, toprak kap ve cam atölyelerinin,  dükkanlarının  bulunduğu  geleneksel el sanatları ürünlerinin teşhir ve satışının yapıldığı bir çarşıdır. Ortada kocaman avlusu vardı. 

                                     

Çarşının içine girdiğimde etkileyici bir kalabalık ve 25 dükkân vardı. Dükkânları tek tek gezme olanağımız olmasa da birçoğuna girdik. Küçük bir hatıra niteliğinde bir lületaşı kolyesi ve magnet aldım.  . 

                                  

Odun pazarı evlerini görmeden Kayseriye dönemezdim. Tarih kokan Ahşap evler şehrin mimarisini canlandırıyordu.Ayrıca Eskişehir’in helvaları ve çiböreği meşhurmuş. Çiböreği yemesem de Kayseriye götürmek için leblebi tozundan yapılan bir helva aldım cidden tadı çok güzeldi. 

5: BALMUMU HEYKELİ MÜZESİ

Eskişehir’e Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşan büyük katkılar sağlamıştır. Bunlardan biride Balmumu heykeli müzesidir.. Bu müzeye girmek için uzun bir kuyruk bekledik. Türkiye’deki ilk örneği olan “Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi”nde,  tarihi kişiler ile yerli ve yabancı ünlü 160 kişinin heykeli yer almaktadır. 
Müze 5 farklı bölümden oluşuyor: 

İlk bölümün adı KURTULUŞ:

Kurtuluş Savaşı işlenen heykellerde Gazi Mustafa Kemal ve ailesi bizi karşılıyordu.  O kadar etkilendim ki yasak olmasına rağmen heykele dokundum o kadar gerçekçiydi ki anlatamam. Hemen ardından Osmanlı Padişahları ve Cumhuriyet devlet adamlarının heykeli ile ilk bölüm bitiyor.Resimler aşağıdadır:

                         
 


İkinci Bölüm: Salon B” olarak adlandırılıyor. Bu bölüm aslında müzenin en popüler bölümü. Yeşilçam oyuncuları, değerli sanatçılarımız, dünya liderleri, bilim adamları, ve oyuncularımız bizi karşılıyor.Şener Şen, Beyazıd Öztürk, Kemal Sunal, Adile Naşit, Einstein,Barış Manço,bu isimlerden sadece bir kaç tanesidir. Resimler aşağıdadır:


                       



                       
                      



Üçüncü Bölüm “Salon C‘de Alparslan, Seyit Battal Gazi, Nasreddin Hoca, Yunus Emre gibi tarihi karakterlerin balmumu heykellerini görebiliyorsunuz. Bu heykeller camekan bölümlerde sergileniyor.

                      

Dördüncü Bölüm Salon D‘ye geçiyoruz. Burada; Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli, Turgut Özal, gibi siyaset adamlarının yanı sıra günümüzün birçok ünlü politikacısı da yer almakta.

 


Müzenin son bölümü ise Salon E ise; Eğitim, Anılar ve Ödüller bölümü olarak adlandırılmaktadır. Bu bölümde Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’e ait çeşitli ödüller ve kendisinin 2 adet balmumu heykeli ve müzeye ait hediyelik eşyaların satıldığı küçük bir dükkan yer almaktadır. 

Ancak heykellerin birçoğu aslına çok benzerken bazıları da alakasız gözükmektedir.  Müzenin bazı yerlerinde ücretli resim çekimi vardı bu ücret hayır kurumuna bağışlanıyormuş. 

6: PORSUK ÇAYI



Bal mumu heykeli müzesinin etkisini içimde hissederek eskişehir denince akla gelen Porsuk Çayına ilerledik. Şehrin ortasından akan bir nehir ve içinde feribotlarla kayıklarla geziliyordu.Porsuk Çayının aktığı alan halk arasında "ADALAR" olarak anılıyor. Sakarya Irmağı’nın en uzun kolu olan Porsuk çayında her 500 metrede farklı renkte köprüler karşımıza çıkıyor. Ve her köprünün başında bir heykel vardı. Açıkçası bu kadar çok heykel olmasını doğru bulmamakla birlikte yinede saygı duydum.
Porsuk çayının yanındaki yeşilliğe çekirdek çitleyen bir adam heykeli vardı. Yalnız bu adamın kafası eşekti çok ince bir mesaj veriliyordu.
                       
 Porsuk çayının içinde feribota bindik nehri hızlı bir turladık. :)Anadolu topraklarında bu gibi bir tur yapmak insana kısa süreli de olsa bir keyif veriyor bence. Nehrin içinin çok temiz olduğunu söyleyemeyeceğim ancak bu kadar kalabalığa yine iyi diye düşündüm. Porsuk Çayının bulunduğu bölgede cidden adım atacak yer yoktu.

 Şehrin alt yapısı zayıftı Tramvay kaldırımın hemen yanından geçiyor korumalıklar dahi konulmamıştı. Eskişehir batıyı temsil eden bir şehir hayat çok hızlı akıyor ancak yine de güzel işleyen bir sistem vardı...